Birmingham Hatırası — Arsenal’ın 07/08 — 22/23 sezonları arasındaki paralellikler
6 Nisan 2023 tarihinde bu yazı yazılırken Arsenal bir maç fazlayla Manchester City’nin 8 puan önünde liderlik koltuğunda oturuyor. Çok az futbolseverin sezon başında hayal edeceği serüvenin sona ermesine 9 maç kaldı. 03/04 yenilmeden şampiyonluğun elde edildiği sezondan beri şampiyon olamayan Arsenal; futbolun yarısından fazlasını oluşturan taraftarlar tarafından “kaybeden”, “eski günlerini mumla arayan”, “20 senedir şampiyonluk yarışında değil” gibi ithamların odak noktası olmuş durumda. Özellikle sosyal medyanın Premier Lig tutkusunu sarıp sarmaladığı şu son 5 6 yılda Arsenal’ın yenilenme dönemine girmesi, birçok futbolseverin Arsenal’ın neler yaşadığını ve neler başarmaya çok yaklaşıp son anda elinden kaçırdığını hatırlamasını engelliyor.
2006 Şampiyonlar Ligi finalinden beri Arsenal’ı tutan biri olarak benim bilişsel durumumla internetteki Arsenal karakteri kesinlikle örtüşmüyor. Başarısız bir yeni takım sahibi (şu anki Todd Boehly gibi düşünülebilir, sadece para harcamayanı), yeni stadyum yüzünden transfer bütçesinin olmaması, yıldız oyuncuların elden çıkarılması ve prime’ını geçen oyuncuların satılıp yeniden yapılanmaya gidilmesi yan yana gelmesine rağmen Arsenal 3 defa şampiyonluğu sakatlıklar yüzünden elinden kaçırdı. Bu yazı kısa bir yazı olacak ve tek konu, 07/08–22/23 sezonlarının benzerlikleri ve yaşanan iki sakatlığın takımı nasıl etkileyeceği olacak.
Wenger’ın Kaderinin Kırılma Noktası
Arsene Wenger Highbury’nin yetmediğini ve yeni bir stat yapılmasının zorunlu olduğunu ısrar etmesiyle birlikte Arsenal, Emirates Stadyumu’nda ilk full sezonunu 06/07 sezonunda geçirdi. Büyük bir mali yük olması sebebiyle Arsenal uzun süre transfer konusunda kontrollü davrandı ve oyuncularını rakiplere kaptırmamayı başaramadı. Stat konusunda mali açıdan devletten hiç destek alamayan Arsenal, Londra’nın en pahalı arsalarından birini kendine yeni mabet olarak seçmişti. Gecikmeler ile birlikte Emirates’in maliyeti toplam 500 milyon Sterlini buldu. Arsene Wenger verdiği bir demeçte Arsenal’ı yıllar boyu Şampiyonlar Ligi’nde tutmanın kariyerindeki en büyük zorluk olduğunu dile getiriyor.
Bu noktada yenilmezler kadrosundan Reyes, Henry, Ljunberg, Lauren, Ashley Cole, Bergkamp, Pires gibi kilit oyuncuların takımdan ayrılması ve Highbury’e veda edişle birlikte Arsenal, Wenger ile yeni bir döneme girdiğini açıkça belli ediyordu. Gençleşmiş kadrosuyla Wenger ilk sınavını, 07/08 sezonunda verecekti. Şu anki Liverpool ile yakın duruma sahip olduğu düşünülürse Wenger’in son haftalara kadar şampiyonluk yarışında kalması, birçok şampiyonluktan daha kıymetli gözüküyor.
Birmingham Maçına Kadar Hızlıca Bir Bakış
07/08 sezonuna girilirken Arsenal Emirates’te bir sezon geçirmiş, sezona Henry’nin sakatlığı ve şampiyonluk yarışından uzakta girmişti. Şampiyonlar Ligi’nde PSV’ye son 16’da elenen Arsenal için yeniden yapılanma sezonunun sinyalleriydi.
Yeni sezona Eduardo, Fabianski ve Sagna gibi üç parlak isimle giren Arsenal’ın tek hedefi Şampiyonlar Ligi’ne girmek ve yapılan stadyumun parasını gerektiği vakitte ödeyebilmekti. Wenger ise bu takımdan bir mucize çıkardı. Açık ara tüm Avrupa’nın en keyif veren takımını çıkaran Wenger, göze hoş gelen oyunu ve akıcı hücumuyla Arsenal’ı şampiyonluğun iki favorisinden biri haline getirmişti. Üstüne üstlük sakatlıklar yüzünden Kolo Toure, Van Persie ve Diaby gibi isimleri sezon boyunca kaybetmesine rağmen.
27 maçta 19 galibiyet, 7 beraberlik ve 1 mağlubiyetle United’ın 3 puan önünde olan Arsenal, bütün gücünü şu anki Arsenal gibi gençlerin enerjik oyunundan alıyordu. Adebayor 24 gol atarak kariyerinin zirvesine çıkarken, Fabregas sezonu 20 asistle tamamlayacaktı. Sagna bir Arsenal efsanesi olma yolunda ilerlerken, Yenilmezler’in önemli ismi Kolo Toure takıma liderlik ediyor.
Yine de takımın starının Fabregas ve Van Persie olduğu güneş gibi barizdi. İki oyuncunun ayak kalitesi, ilk dokunuşları, teknik ve pozisyonlarındaki yetenek seviyesi hiçbir oyuncuda yoktu. Van Persie’nin ligin 10’uncu haftasından itibaren sakatlıklarla boğuşmasıyla Adebayor’a hücumda eşlik edecek oyuncu Eduardo oldu. Brezilya asıllı Hırvat oyuncunun kariyeri ve büyük ihtimal Arsenal’ın geleceği, Birmingham maçıyla şekillenecekti.
27. hafta maçına ligde lider giren Arsenal, son 9 maçını kaybetmiyor ve son 7 maçta ilk 11’de forma giyen Eduardo’nun üstün oyunuyla hem taraftarları neşelendiriyor hem de geleceğe umutla bakmasına neden oluyordu. Maçın henüz ilk dakikasında Martin Taylor’ın yaptığı müdahale sonucu Eduardo’nun ayağı kırıldı ve iki sezon boyunca oynayamadı. 10 kişi rakibini yenemeyen Arsenal, sonraki 4 maçında 3 beraberlik 1 mağlubiyet yaşayacak ve sıralamada üçüncü sıraya düşecekti. Dar rotasyon, yenilenen kadro ve gençlerin tecrübesizliği, Arsenal’ın sezonuna gölge düşürmüştü.
Saliba’nın Sakatlığı ve Sezonun Geri Kalanına Dair Endişeler
Eduardo’nun The Atletic’teki yazısından sonra gözüme flaş patlaması boşuna değil. Arsenal için ligin bitimine 9 maç kaldı ve ciddi bir sakatlık, sezona gölge düşürebilir. Gabriel Jesus’un sakatlığı sonrası Arteta yeni bir düzen oluştursa da William Saliba’nın yokluğunun ikamesi maalesef takımda yok. Yeni saçlarıyla her zamankinden daha güzel gözüken Rob Holding’in savunması maalesef saçları kadar gelişmiş değil. Hala çok yavaş, kendi çevresinde dönemiyor, oyun kurulumunda etkisi yok ve yavaş olmasından ötürü savunma çizgisini önde çizemiyorsunuz. Bu noktada takım daha savunmacı bir noktaya ilerlemek durumunda kalıyor.
09/10 sezonunda Ramsey’nin sakatlığında kadar ligi birinci götüren Arsenal’ın daha sonraki çöküşü gibi Arsenal bu sorunu henüz yaşamadı lakin önümüzdeki maçlar, bu zaafı ortaya çıkarmak için biçilmiş kaftan. Bitime 9 maç kala Arsenal deplasmanda Liverpool, Manchester City ve Newcastle ile, evindeyse Chelsea ile karşılaşacak. Eduardo’nun sakatlığından sonraki fikstürde Arsenal’ın deplasmanda Chelsea, Manchester United; içeride Liverpool’la oynaması da bu tesadüflerin bir benzeri.
Tersine Döndürecek Değişken: Arteta’nın Pep Talkları
Sakatlıklar yüzünden çok erken yaşta futbolu bırakan İngiltere’nin en büyük wunderkidlerinden Jack Wilshere son verdiği röportajda Arteta’nın soyuma odasındaki konuşmalarının ne kadar etkileyici olduğundan bahsediyor. Wenger ile kıyaslayan Wilshere, Wenger’in hiçbir zaman bir ampulü soyunma odasına getirmediğini ya da motivasyon için müzik açmadığını söyledi. Belki de Arsenal zor durumlarla baş etmenin yolunu Arteta’nın oyunculara yaptığı konuşmalar yoluyla bulmuştur. Yıllar boyu rakiplerine kıyasla düşük bütçe ve sakatlıklarla boğuşan Arsenal’ın kazanması için Arteta’nın motivasyon konuşmalarına ve Holding’in saç ektirdiği gibi Türkiye’ye gelip yetenek ektirmesine ihtiyacı var gibi.